Ashâb ve Hayatın Derin Anlamı
Kayseri’nin soğuk akşamlarında, odamda yalnız başıma otururken pencerenin buğulu camına bakıyorum. Dışarıda hafif bir kar yağıyor, her şey beyaza bürünmüş. Bir yandan önümdeki defterime günlük yazmaya başlamak için ellerimi ısıtmaya çalışıyorum, bir yandan da kafamda belirip kaybolan düşüncelerle boğuşuyorum. Sonra bir kelime geliyor aklıma: Ashâb. Bazen bir kelime, bir anı tetikler; ve o anı anlatmanın, içimdeki duyguyu dışarıya aktarmanın ne kadar önemli olduğunu fark ediyorum.
Bir Kelime, Bin Anlam
Ashâb kelimesi, anlamını tam olarak kavrayabilmek için zaman zaman insanın ruhunu derinden sarsan bir kelimedir. Kayseri’de büyüdüm; her şeyin bir anlamı vardı burada. Geceleri şehri izlerken, o küçücük sokaklar, tarihi taş binalar, kadim camiler her zaman bana bir şeyler hatırlatıyordu. Ama “Ashâb”ı ilk kez ne zaman duyduğumu hatırlamıyorum. Bir günde değil, yıllar içinde yavaşça beni saran bir kavram gibi şekil aldı.
Ashâb, “bir toplumun, bir davanın peşinden gitmiş, o davaya inanmış ve tüm varlıklarıyla ona hizmet etmiş kimseler”di. Benim içinse, kelimenin anlamı çok daha fazlasını ifade ediyordu. Bazen hayatta, sana gerçekten değer veren, seni anlayan, yanında duran insanlara “Ashâb” diyorsun. Yani, bir davayı, bir düşünceyi, bir ideali gönülden savunan insanlar; hepsi bir arada, aynı duyguyu paylaşıyor.
İlk Buluşma: Bir An, Bir Kırılma Noktası
Geçen yaz, eski bir arkadaşımla buluştum. Üniversite yıllarından tanıdığım ve son yıllarda yollarımızın ayrıldığı ama hep bir şekilde birbirimizi aradığımız o insandı. Bir kafede karşılaştık, gözlerimdeki yorgunluğu görünce gülümsedi. “Nasıl gidiyor?” diye sordu, ama ben onu daha çok merak ediyordum. “Sen nasılsın? Hala aynı enerjisin, hala hep aynı mı oldun?” dedim, biraz esprili, biraz da içten.
Bir anda gözleri parladı, sanki bana söylemek istediği bir şey vardı. Ama sessizce, yüzünde derin bir huzursuzluk vardı. “Biliyorsun, hayat her zaman beklediğimiz gibi gitmiyor” dedi. O an, ne düşündüğünü anlamadım. Ama daha sonra o anı, Ashâb’ın ne anlama geldiğini düşündüm. Hayatta gerçekten bir şeyleri savunmak, bir yolculuğa çıkmak kolay değildi. Hem kendi içinde hem de başkalarına karşı, birçok engel vardı.
Birbirimizi tam anlamıştık, ama yolumuz ayrıydı.
Bir Davanın Peşinden Gitmek
Ashâb, sadece geçmişin değil, günümüzün de kelimesiydi. Bizim gibi gençlerin, hayatın anlamını ararken geçirdiği her an aslında bir “Ashâb” olma yolculuğuydu. Sadece bir insanın ya da bir topluluğun değil, bir ideali, bir düşünceyi savunan herkesi kapsayan bir yolculuk.
Kayseri’nin dar sokaklarında yürürken, düşüncelerime daldığımda bu kelime hep aklıma geliyordu. Ashâb, yanındaki insanın ne zaman ihtiyaç duyacağını bilmeden hep yanında olmaktı. Bazen yalnızlık, bazen ise yakınındaki kişilerin eksikliği seni derinden etkiler. Ama bu kelimeyle birlikte, her bir “Ashâb”ın, bir insanın ya da bir davanın peşinden gitmenin ne demek olduğunu daha derinden anladım. Bizim gibi, bu koca dünyada yalnız bir kalp taşıyanların, tek bir kelimeye tutunarak, ruhsal bir huzur arayışına çıkması anlamlıydı.
Bir Hayal Kırıklığı, Bir Umut
Günlerden bir gün, yine o kafede eski arkadaşımı gördüm. Yine konuştuk, ama bu kez bir şey değişmişti. İçinde bir değişim vardı; sanki “Ashâb” kelimesi, onun hayatında da yer etmişti. “Bazen hayal kırıklıkları seni daha güçlü yapar, ne düşündüğünü sorgulamadan bir yolda yürümek seni gerçekten olgunlaştırır,” dedi. O an düşündüm, işte bu yüzden hep peşinden gitmeliydim. Bir davanın peşinden gitmek, bazen bir insanın ya da bir yolun en zor anıydı; ama belki de işte o zaman gerçek anlam buluyordu.
Ama kaybolan yılların, kaybolan zamanın ardından gelen şey neydi? İçimde bir umut. Çünkü Ashâb kelimesiyle ne kadar özdeşleşse de, bazen en derin kırılma noktalarında bile insan umut buluyordu.
Sonuç: “Ashâb”ın Gerçek Anlamı
Sonunda, bu kelime benim için sadece bir kavramdan çok daha fazlası haline geldi. Hayatın anlamı, bir yolculuğa çıkmak, bir davaya inanmak ve seni anlayan, yanında olan insanlarla bu yolu yürümekti. Her anın içinde bir Ashâb bulmak, ne kadar zor olursa olsun, içindeki güveni, sevgiyi ve anlayışı bulmak demekti.
Ve şimdi, Kayseri’nin karlı sokaklarında bir kez daha yürürken, her adımda bir Ashâb arıyorum. Hayatımda biri varsa, bana eşlik ediyorsa, bu kelimenin anlamını keşfetmiş demektir. Her yolculuk bir “Ashâb”ın izinden gitmek gibidir.